Fantezilerle Oyalanmak

Şehirlerin yönetimleri, ürettikleri proje ve uygulamaların kalitesi, aç niyet sırası ve faydalanan insan sayıları ile yaklaşım tarzları, sorun çözme başarısı ve ciddiyetleri ile değerlendirilir. Başarının değerlendirilmesi için öncelikle ortak kriterlerin, (halkın yaşamını kolaylaştırmak ve ucuzlatmak olarak) tesbitine ihtiyaç vardır.

Halkın yaşamını kolaylaştırmak için, halkın gerçek ihtiyaçlarının neler olduğunu bilmek gerekiyor. Nitekim, 1538 sayılı Belediye Kanunu’na göre “Beldenin medeni ve ortak çıkarları” ile birlikte “Beldenin refahını” da arttıracak önlemlere, aciliyeti nedeniyle önem vermek yerinde olur. Nitekim, işsizlik refah seviyesi ile ilgilidir.

Örneğin, bina güvenliğinin sağlanamadığı Adapazarı şehir merkezinde, binalardan kat alımı, hasarlı binalar için çözüm üretilemezken, binaları boyayarak güzelleştirmeye çalışmak bence bir fanteziden ibarettir. Çünkü gerçek sorun, bina güzelliği değil, bina güvenliğidir. Bina güvenliğini sorun olarak görmeyip, üstünü örterseniz, iterde ne şehir merkezinde ne doğalgaz, ne de yeni imar planına uygun iki katlı imar uygulamaları gerçekleşemez.

Nitekim, yaklaşan yerel seçimler nedeniyle gerçek sorunları çözmek yerme, şehre makyaj yapmaya çalışmak, konser ve havai fişek gösterileri düzenlemek, şehri heykellerle donatmak fikirleri de birer fantezi olarak kalmaya mahkumdurlar. Şehrimiz bir taraftan alt yapı sorunlarını devlet yardımları ile çözerken, şüphesiz sosyal ve kültürel alanda da  bir şeyler yapmalıdır. Örneğin, “Kültürpark” projesi olarak takdim edilen TZDAŞ arazisini düzenleme çalışmaları kalıcı projelerden biridir. Ancak, Kültür Merkezi’nin Atatürk Parkı’na yapılmasının yanlış bir uygulama olduğunu kültür işlerinden anlayan herkes doğruluyor. Oysa aynı eseri belediye, TZDAŞ arazisinde veya Karaman’da yapsaydı herkesin takdirlerini kazanacaktı. Şehir meydanı, çalışması bence eski Vilayet Konağı ve Gar meydanları birleştirilerek olabilir. Atatürk Bulvarı ile Karaağaç Bulvarı ise mutlaka birleşmelidir.

Yine belediye, bazı uygulamalarında yer seçiminde ve konu teshilinde hatalar yapıyor. Ana fikir, depremi unutturmak stratejisine göre düşünülüyor, oysa, hiç depremden ders almamış düşüncelerin, Adapazarı’nda kalıcı tesiri olmayacaktır. Çağdaşlık, aynı zamanda gerçekçiliktir.

Yapılacak asıl anıt ve heykellerde konulması gereken ilk tema bence deprem olmalıdır. Karasu Yolu’na Yunus heykeli konması, eski defterdarlık önünde hamile kadın heykelinin düşünülmesi de ilk bakışta güzel ama fantezi niteliğinde fikirlerdir. Bence yapılması gereken, depremde kaybettiğimiz 5000 kişinin isimlerinin bulunacağı, “Deprem Anıtı”dır. öncelik, bence bu anıtta olmalıdır. Her fikre saygımız var. Ancak gerçek ihtiyaçlar dururken, günlük yaşamımıza faydası olmayan işlerle yaraşmak zaman kaybı olacaktır.

Şehrin merkez bölgelerinde, 50.000 işsizi bulunan kentimizde, ara sokakların yapılmasının tamamlanamadığı bir zamanda, gerçek projelere ihtiyaç vardır. Fantezilerle tatmin olmak sadece yapanlara fayda sağlar. Şehrimize temelde bir faydası yoktur. Adapazarı elbette güzel ama öncelikle güvenli bir kent olmalıdır. Güzellikleri yaşayabilmek için de bir refah toplumuna gerek vardır.