Güvensiz Kentte İmar Oyunları
Sakarya Üniversitesi ve 3 meslek kuruluşumuzun ortaklaşa düzenledikleri “güvenli kentler-güvenli yaşam” paneline ben de dinleyici olarak katıldım. Çok önemli ve faydalı olan bir paneldi. Adapazarı kenti ile ilgili çok önemli konulara temas edildi.
Orta hasarlı yapılardan kat alımı ile ilgili ve şehir yoğunluğunun merkezde azaltılması yolunda önemli uyarılarda bulunuldu.
Yapılarımızın güvenli olması için neler yapılması gerektiği, hatta şehrin geleceği ile ilgili fikirler üretildi. 2 katlı ve depreme dayanıklı bina yapma zorunluluğu bir defa daha teyit edildi.
Bütün bu bilimsel görüşlere rağmen “Adapazarı Büyükşehir Belediyesi ve Alt Kademe Belediyelerde Uygulanacak İmar Yönetmeliği”ne baktığımız zaman yine birilerinin, bu değişmemesi gereken hususlarla oynadığını görmekteyiz. 28.03.2003 tarihinde Belediye Meclisi’nde onaylanan bu yönetmeliğin 17/1 maddesine göre, 2 katlı bodrumlu yapılarda bodrum yüksekliği 2.30 m.’ye yükseltiliyor. Meskun bölgeler ile gelişme alanları arasındaki bodrum yüksekliği farkı 1.30 m’dir. Halbuki 3 katlı yapılarda her iki ajanda da bodrum yüksekliği 1.00 metredir. Bu anlayışta büyük bir çelişki bulunuyor.
Ayrıca, konut bölgelerinde zemin katların ticarete dönüştürülmesine de sıcak bakılarak, zemin yüksekliği 4.00 metreye çıkartılıyor. Bu görüşlere meskun bölgelerin tamamına yakını zemini güvenlikli olmayan yerlerde (Adapazarı şehir merkezinde) bina yüksekliği 8.30 metre, güvenlikli olan gelişme (Karaman) bölgelerinde 7.00 metredir. Bunun tersine olması gerekmez midir? Bilindiği gibi, su basman seviyesi, bodrum olarak kullanılmaktadır. Bu kullanım kolaylığının gizli bir ilave kata dönüştürülmemesi gerekir. Bu imar yönetmeliğine göre, 2 katlı bodrumlu bir binanın 3.50 yüksekliğindeki çatı arasına, bir de ek bölüm ilave edilirse, bina yüksekliği 2.30+3.00+3.00+3.50= 11.80 metre olur. Bu durum 4 katlı bir binanın doğuşudur. Depreme karşı alınan önlemleri, bu tür küçük hilelerle ve birbirleriyle çelişkili yönetmelik maddeleriyle delersek, bunun adına ne denir bilemem.
Bu şehirde, bu yollarda para kazanan bir sürü insan tanıyorum. Belediyemiz imar bürolarında çalışan insanlarımızın kafalarını karıştırarak imar alanında “Hilkat garibeleri” binaların oluşturulmasına izin verilmemelidir. İmar planı ve uygulama esasları artık kesinleştirilerek, bir kitap halinde basılmalıdır. Basılan bu kitap, ilgili kişi ve kurumlara dağıtılmalıdır. İmar planlarında artık köklü değişiklikler yapılmamalıdır. Kişilere göre değil, toplumun menfaatlerine göre davranılmalıdır.
İmar uygulamalarını denetleyen uzman kurumlar oluşturulmalıdır. Deprem bölgesinde bu işe daha fazla önem vermek ve daha dikkatli olmak, her kişinin ve kurumun görevidir.