Adnan Kahveci komplo kurbanı mı?
İnternet sitelerinde ilginç iddialara rastlamak artık olağan hale geldi. 8.11.2004 tarihli Anayurt Gazetesi’nin haberine göre www.haberx.com sitesinde, Süleyman Özışık imzalı habere bir göz atalım.
“Elimde İç Anadolu bölgesinde yayın yapan ANAYURT Gazetesi’nin bir haberi var. Gazetenin iddiasına göre; Adnan Kahveci ölmedi, öldürüldü.
O yıllarda Turgut Özal, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanması konusunda ‘”Elektronik Harp” ağırlıklı taarruz ve/veya savunma modelini desteklemek amacıyla, Jivkov döneminin sona ermesi ile dağıtılan Bulgaristan Bilgisayar Virüs Enstitüsü öğretim üyeleri ve başarılı öğrencileri ile temas kurmak üzere Adnan Kahveciyi görevlendirdi. Özal’ın amacı Virüs Enstitüsünün öğretim üyelerinden 6, yetkin öğrencilerinden de 4 olmak üzere toplam 10 bilim adamının Türkiye’ye transferini gerçekleştirmekti.
Ancak, bu kişiler daha önce başka devletler tarafından “Transfer” edilmişti. Bir şeyler yapmak ve bunları Türkiye ye transfer etmek gerekiyordu. Bu amaçla, kendisine, ABD’nin Güney Doğu Anadolu’da ve Sınır Ötesi Harekatlarda kullanıldığı için bazı mühimmatlara uyguladığı ‘Ambargo’yu aşmak üzere, bu silahların temini Konusunda teklif getirilen İtalyan Sergio M. ile temas kurdu…
Özal, İtalya’ya Adnan Kahveci’yi göndererek, organizasyonun merkezini orada, Sergio M. ile birlikte kurmasını istedi. Adnan Kahveci, Sergio M.ile görüşerek elindeki mühimmatlarını alacaklarını ve eğer bu mühimmatlardan daha fazla temin ederse, bunların da Turgut Özal tarafından aldırılacağının garantisini verdi.
İlk mühimmat sevkiyatı yapıldı.
Alımda Hava Kuvvetleri tarafından kullanılan mühimmatlara önem ve öncelik verildi. Roma’da işlerin yürütülmesi için Ostia Kasabası’nda bir villa kiralandı. Ne garip tesadüftür ki (1) yıllar sonra eşkıya başı Abdullah Öcalan da aynı kasabada Via Male sokağında bir süre ikamet edecekti.
Ardından da diğer devletlerce transfer edilen bilim adamları ile, S.M.’nin çevresi ve etkinliği kullanılarak temasa geçildi.
– S.M., özellikle Ortadoğu’da ve Afrika’da pek çok ülkeye silah ve mühimmat temin eden, aynı zamanda Elektronik Harp vasıtaları üreten fabrikaları kuran, İtalyan ‘Silah Tüccarı’ydı. İsrail dahil olmak üzere, pek çok ülkedeki bilim adamları ile temasa geçildi ye transfer onayları alındı. Bütün harcamalar, ‘Örtülü Ödenek’ kanalıyla yapılıyordu. Ocak 1.993’e gelindiğinde, Turgut Özal’ın istediği 10 bilim adamı ile anlaşılmıştı. Operasyon Şubat 1993 sonunda başlayacaktı.
Ancak birileri Kahveci’nin ölüm fermanını o gün imzalamışlardı bile…
5 ŞERİTLİ YOLDA GARİP BİR KAZA
Aslında Kahveci Ailesi’ni altına alması için dev damperli kamyon yola çıkmıştı. Kahveci, hazırlanan tuzağa düşmezse, bu damperli kamyon, yıllar önce Susurluk benzeri bir kazaya imza atacaktı.
Kamyon yola çıktı ve kazanın olması gereken yere vardı. Ama kaza gerçekleşmişti. Kaza yerinin yakınından geçen kamyonda, şoförün yanında bulunan adam aşağı indi ve olay yerine kısaca göz attı, istenen olmuştu ve olay yerinden ayrıldı.
Kahveciye o gün Gerede-Çaydurt Otoyolu’nun 14. kilometresinde “İşaret levhaları” ile oynanması sonucu kaza yaptırıldı. Kimse bu kazaya akıl-sır erdiremedi. 5 şeritli bir yolda, bir işaret levhası değiştirilerek Kahveci’ye aslında ölüm istikameti gösterildi.
Haber Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Derhal bir araştırma ye inceleme ekibi bölgeye gönderildi. Soruşturma esnasında çok müthiş bir bulgu, kimsenin dikkatini bile çekmedi. Daha doğrusu çekti. Ama dakikalar geçmeden o bulgu yok edildi. Bu bulgu, yolun yapımcısının İtalyan Astaldi S. P.A. Firması ve Müteahhit Andrea Gentili olmasıyla, taşeronların da Yüksel ve Rendel olmasıydı. Bu bulgu yok edilmese, ipuçları, ambargoları delerek birçok, ülkeye silah ticareti yapan İtalyan Sergio M.’yi ele verecekti. Sergio M.’nin yolu yapan firmayla bağlantıları ortaya çıkacaktı…
CFR OLAYIN İÇİNE GİRİNCE
Ama tam bu sırada işin içine o dönem tüm medyayı susturan, izni olmadan Türkiye’de kıl kıpırdatmayan CFR (Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi) girdi ve o bulgu derhal yok edildi. Çünkü adı geçen Sergio M.’nin CFR ile bir ilişkisi olduğu biliniyordu. Hatta iddiaya göre CF.R o dönem “UFUK OTESİ” projesinden çekindiği Turgut Özal’ı altetmek için “Bir Bilen”le işbirliğine dahi gitmişti.
Bu olaydan yaklaşık 49 gün sonra devletin örtülü ödenek hesabına geçirilmek üzere, 2.533.753 USD iadesi oldu. Herkes önce şaşırdı, yanlışlıkla yapılmış bir havale olacağı düşünüldü. Ancak, konu biraz derinlere inilip araştırıldığında, paranın merhum Adnan Kahveci’nin bankaya verdiği talimat üzerine bu hesaba gönderildiği ortaya çıktı.
Talimatta aynen şöyle yazıyordu; “Bu hesaba, 30 iş günü boyunca tarafımdan herhangi bir işlem yapılmadığı taktirde, hesap bakiyesinin xxxxxx nolu hesaba, havale bedeli içinden alınmak suretiyle gönderilmesini rica ederim.”
Bahsi edilen hesap, Kahveci’nin görüştüğü ve 10 bilgisayar virüs uzmanının Türkiye’ye gönderilmesi konusunda yardımı istenen, aynı zamanda CFR ile sıkı ilişkileri olan Sergio M.’ye aitti. Yani Kahveci, Özal’ın iki projesi için, hem virüs uzmanlarının, hem de ekonomik harpte kullanılacak silahların Türkiye’ye girişi olmadan o parayı yatırmamıştı…
Adnan Kahveci 5 Şubat 1993 yılında hayata gözlerini yumdu. 17 Nisan 1993 yılında da Turgut Özal’ı kaybettik. Yani Adnan Kahveci’den 2 ay 10 gün sonra… Türkiye hala her iki ismin öldürülüp-öldürülmediğini tartışıyor. Her iki olayda da zaman zaman CFR’nin parmağının olup-olmadığı kapalı kapılar ardında konuşuluyor.
CFR NEDİR?
CFR’nin açık okunuşu “Council of Foreign Relations” yani “Dış İlişkiler Komitesi”dir. Gizli Dünya Devleti’nin en önemli organlarından biridir ve Yuvarlak Masa teorisine göre şekillendirilmiş organizasyonların eskilerindendir. Yuvarlak Masa teorisi ise Illuminati şebekesinin dünyayı tek merkezden yönetmek amacıyla geliştirdiği bir teoridir, Illuminati şebekesi ise Tapınak Şövalyelerinin Ortaçağ’da ortaya çıkarttıkları bir tür Siyonizm hareketidir.
CFR, 21 Temmuz 1921’de NewYork’ta kuruldu. Kuruluşunda Yahudi kökenli Walter Lippmann’ın önemli rolü oldu. 2.Dünya Savaşı’nda çok önemli bir rol oynadı. Foreign Affairs adlı ünlü dergi bu örgütün yayın organıdır. Bu dergi vasıtasıyla dünya kamuoyu üzerinde bir politik yönlendirme yapmaya çalışmaktadır. Görünüşte CFR’nin çalışmalarının pek gizli olmadığı ileri sürülür. Gerçekte ise diğer Gizli Dünya Devleti organları gibi son derece gizli çalışmaktadır. Ancak yönlendirme amaçlı faaliyetlerini dışa yansıtmakta ve bu yansıtma ile açıktan çalıştığı ıntibayı vermeye gayret etmektedir.
CFR’nin bugün finans, iletişim, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarında en etkin konumlarda bulunan 3500 civarında üyesinin olduğu sanılmaktadır. Özellikle Amerika’daki istihbarat örgütleri üzerinde etkilidir.
Gizli Dünya Devleti’nde önemli etkinliği olan Yahudi kökenli Rockefeller ailesinin bir ferdi olan Davit Rockefeller, CFR’nin onursal başkanı olarak kabul edilmektedir.
Soros Vakfı vasıtasıyla, dünya ülkelerinin geleceği için Gizli Dünya Devleti’ne hizmet edecek yöneticiler yetiştirmeye çalışan yahudi kökenli George Soros, ABD’nin CFR üyesi ünlülerinin başında gelir. CFR üyelerinin birçokları aynı zamanda Bilderberg ve/veya SBS üyesidirler. CFR’nin Türkiye’den de üyeleri mevcuttur.”
Ne kadar ilginç değil mi? Bunlar doğruysa, Türkiye yine çok şeyler yitirdi.