Büyükşehir’de Köy Sorunları
Adapazarı Büyükşehir Belediyesi sınırlarında kalan veya mücavir alanı içindeki köylerin.sorunları devam ediyor. Özellikle mahalleye dönüşen köylerimizin “Orta malları” ile köy muhtarlığı ile mahalle muhtarlıkları arasındaki yetki farklılıkları sorunlar üretiyor. Örneğin, “Köy meraları” yeşil alandan çıkarılarak imara açılabiliyor. Hayvancılık yapılmayan ve toplu konut alanı olan mahallelerde bu yapılabilir. Ancak köy hayatını yaşamaya devam eden ve büyükşehir belediyelerine bağlanan köylerde tüm köy halkının çabaları ile yapılan bütün bina, arsa ve ortak mallar otomatik olarak belediyeye geçiyor. Belediyelerde hiç umursamadan bunları elden çıkarıyorlar.
Geçtiğimiz hafta, TBMM’nin 3030 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nda yapılan bir değişiklik ile il merkezlerinden 25 km uzaklıktaki bütün köyler, Büyükşehir Belediye sınırları içersine alındı. Bu kanun, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanırsa, ilgili hükümler Adapazarı içinde uygulanacak. Bu yasaya göre Sapanca, Karapürçek ve Akyazı İlçeleri Büyükşehir sınırlarına girecek. İlçe merkezlerindeki sorunlar, belki de sağlanan yeni imkanlarla çözülecektir. Ancak bu ilçelerdeki köy sorunları pek kolay çözüleceğe benzemiyor.
Örneğin, daha önce Köy Hizmetleri teşkilatı tarafından bakımı ve onarımı yapılan “Tarla yollan” büyükşehir imkanları ile yapılabilecek mi? Büyükşehir belediyesinin bütün bu işlere yetecek makine parkı, tecrübesi ve mali gücü var mı? Bütün bu sorunlar, seçimlerden sonra çok baş ağırtacak gibi görünüyor. Köy sınırları içersinde kalan ve köylünün ısınmada kullandığı, makta ile kesilen “Enerji korusu” niteliğindeki çalılık ve kötü baltalık ormanların durumları ne olacak? Orman köylerinin eski statülerini koruduklarını biliyoruz. Ama orman köyü olmayan köylerin durumu ne olabilir diye de merak ediyoruz.
Bütün bir köy halkının tüm hizmetlerini veren köy muhtarlıklarının yeni duruma uyum sağlaması elbette zaman alacaktır. Yetkisi kaldırılan köy muhtarlarının, işlevleri belediyeler tarafından nasıl yerine getirilecek. Örneğin, hayvancılıkta ve tarımsal kredilerde kullanılan tastik sorunu nasıl çözülecek?
İmar planı kapsamına giren köylerde, inşaat ruhsatlarının uygulanması sırasında belediyeler, pratik olmak zorundalar. Yüksek tutulacak ruhsat harçları, çıkarılacak bürokratik engeller köylü hemşehrilerimizin tepesini artırabilir. Yapılan bu yasa değişikliğinden köylünün pişman edilmemesi temel şarttır.
Yine, DSİ; (Devlet Su İşleri) tarafından takip edilen sulama, drenaj taşkın tedbirleri v.s gibi su ile ilgili konularda belediyeler yeterli olabilecek mi? Şimdi ADAŞU Genel Müdürlüğü’ne geçecek bu köylerin su şebekelerinin bakım ve onarımı ile su tarifeleri konusu sorun olmaya devam edebilir. Özellikle, tespit edilecek su tarifelerinin mutlaka şehirden ucuz olmak zorunluluğu ortadadır.
Ulaşımda, “Yeniden yapılanma” mutlaka gereklidir. Sınırların büyümesi ile sayısı artan ulaşım noktalarının uyumu için “Acil planlama” vakit geçirilmeden ele alınmalıdır. Toplanma noktaları, yolcu sayımları, yol bakımları ile yeni araç alımları veya özelleştirmelerde “Yörenin önceliği” unutulmamalıdır.
Bence, köyle ilgili alınacak bütün kararlarda “köy ihtiyar heyeti”nin kararı olmadan, belediye meclisleri belirli bir süre (10 ya da 20 yıl) karar almamalıdır. Kararlarda ön onay alınması faydalı olacaktır. Tıpkı imar planında okul, karakol v.s gibi kamu tesisleri için ilgili kuruluşun onayının aranması gibi.
Yine, Ankara’da birileri yöreye uymayan kararlar aldı. Yasa mutlaka değiştirilerek sorunları çözer hale gelmelidir. Yoksa faydadan çok zarar getirebilir. Bizden söylemesi.