Cumhuriyet ve Atatürk’ü Anlamak

Cumhuriyet, kelime manası ile “Cumhur” yani “Halk” kelimesinden türetilmiş, halkın idaresi anlamında kullanılan bir idare şeklinin adıdır. Ancak bu terim, batıdaki “Republic” kelimesinin karşılığını oluştursa da, yine de uygulamada bazı anlayış farklılıkları mevcuttur, önemli olan, Cumhuriyet kelimesinin kendisi değildir. Asıl önemli nokta, 1923 yılında, yıkılan £00 yıllık Osmanlı imparatorluğumun külleri üzerine kurulan “Türkiye Cumhuriyeti” devletinin neleri değiştirdiğini, neleri hedeflediğini görebilmek ve anlayabilmektir.

Türk Milleti’nin önderi ve büyük evladı M.Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti kendi çağının en değişimini gerçekleştiren bir olaydır. Türk Kurtuluş Savaşı, ezilen bütün mazlum milletlere örnek olurken, bu savaşın tacı olan Cumhuriyet sistemi, dünyadaki bütün milletlere yeni ufuklar getirmiştir, İslam dünyasında ilk defa Meşrutiyet ve krallıkların dışında, egemenliğin halka verildiği bir sistem Kurulmuştur. Yanı ilk defa halka kendi geleceğini seçme ve idare hakkı tanınmıştır. Bu İslam dünyasında başlayacak “Değişimin”, Rönesans” m ilk adımlarıdır. Belki bundan 50 ya da 100 yıl sonra tarihçiler, Türkiye’deki Cumhuriyet in başlangıcını yeni bir çağın başlangıcı olarak göreceklerdir. Cumhuriyetin kurulması, o günler için çok ‘ zor şartlarda gerçekleşmiştir. Atatürk gibi bir dehanın ileri görüşlülüğü ve doğru tespitleri milletimizi ileriye götürecek yeni ufuklar açmıştır. Bizi aşiret düzeninden, millet olma sürecine taşıyan bu değişim, Cumhuriyet sayesinde başarılmıştır. Binlerce yıllık devlet olma tecrübesi ye köklü devlet geleneği Cumhuriyet sayesinde, halkın denetimine bırakılmıştır. Demokrasi, Cumhuriyet sayesinde gelişmişle hukukun üstünlüğü. Cumhuriyet sayesinde kabul edilmiştir. Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü, yani milli ve üniter devlet yapısı Cumhuriyet sayesinde korunabilmiştir. Sınıfsız ve kaynaşmış bir topluluk olarak halkını düşünen sosyal devlet, Cumhuriyet sayesinde gündeme gelebilmiştir. Dinin ve devletin karşılıklı kötüye kullanılmasını önleyen laik devlet yapısı Cumhuriyet sayesinde kurulabilmiştir.

İşte bütün bu özellikler, Cumhuriyetimizin temel özelliklen olarak belirtilebilir. Şüphesiz 80 yıllık uygulamada bazı aksaklıklar da olabilir. Gelişen ye değişen şartlar düşünülürse, Cumhuriyet sistemimizin de gelişmekte olduğunu görmek lazımdır. Cumhuriyetin yetiştirdiği kadrolar ve gençler iş başındadır. Türkiye Cumhuriyeti, tüm engelleme­lere rağmen büyük işler başarmaktadır. Her alanda büyük ilerleme ve gelişmeler olmaktadır. Karamsarlığa asla düşmemeliyiz.

İşte, bunları çekemeyen iç ve dış düşmanlarımız sürekli halkımıza kötü mesajlar vermekte, kendi kendimizi kötüleyerek güven ve umudumuzu kırmaktadırlar. Bu bir psikolojik savaştır. Finansal savaşlar ve satın alınan kadrolarla ekonomiler bozulmakta ve halka dönüp “Biz bu işi yapamıyoruz. Bizi yabancılar yönetse daha iyi olur” denmektedir. Bu yeni sömürgeciliğin tipik bir uygulamasıdır. Dışardan beslenen medya ve gizli servis elemanları, her gün televizyon ve basında milletimizi bölmek ve karalamakla uğraşmaktadırlar. Bunlar aşla kabul edilemez.

Hatta “iktidar sahipleri şahsi çıkarlarını, sömürge­cilerin amaçlarıyla birleş­tirmiş” olabilirler. “Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir”

“İşte, bu ahval ve şerait İçinde dahi vazifeniz, Türk İstiklal ve Cumhuriyeti’ni kurtarmak ve ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir”

Görüldüğü gibi yolumuzu liderimiz Atatürk ve O’nun bize hediye ettiği Cumhuriyet aydınlatıyor. Ne mutlu bize…  “Ne mutlu Türküm diyene!”