Demokratik ve Örgütlü Toplumun Önemi

Toplumların yönetiminde ilk çağlardan beri çeşitli modeller denenmiş ve türlü sonuçlarla karşılaşılmıştır. Krallıklar, diktatörlükler, monarşiler, meşrutiyetler hep demokrasiye giden denemeler olarak tarihte yerlerini almışlardır. Gelinen son nokta, demokratik yönetim modelidir. Yani diğer bir ifade ile “Halkın yine halk tarafından yönetilmesi” modeli, insana en uygun yönetim şekli olmuştur. Geçmiş uygulamalarda halk iradesini yönetime yansıtamamış, hakim otorite bildiğini yapmıştır. Denetim fonksiyonu hiçbir zaman halkın eline verilmemiştir.

Oysa demokratik yönetim modellerinde denetim, halkın doğrudan veya seçtiği temsilcileri eliyle halkın kendisindedir. Halkı demokrasilerde de kullanmak isteyen güç odakları varlıklarını sürdürmüşlerdir. Kimi zaman sermayeye, kimi zaman fiili yaptırım gücüne, kimi zaman da oy simsarları eliyle halkın bu yetkisini kullanmak isteyenler olmuştur. Hangi güce dayanırsa dayansın, bu güç odakları hep şahsi ve özel çıkarlarını, halkın çıkarlarından üstün tutmuşlardır.

Halk kendi gücünün farkında değilse, birileri “Milli iradeyi” yanıltmak için devreye girmişlerdir. Kimi zaman halk doğru ile eğriyi karıştırır olmuştur. Etkili propaganda teknikleri ile eğriler, doğru diye halka benimsetilmiştir. Halk çoğunlukla sonradan işin aslını öğrenmiştir. Böylece yıllar geçmiş, demokratik uygulama ve usûller halkın kültüründe yerleşmişlerdir. Yerleşen demokrasi kültürü, halka başka bir şeyin önemini hatırlatmıştır. Bu yeni kavram; Halkın artık örgütlenerek sivil toplum kuruluşlarını ortaya çıkartması şeklinde gerçekleşmiştir.

Örgütlü toplum kendi haklarını ve mensup olduğu toplum bireylerinin haklarını, daha bilinçli bir şekilde savunmaya başlamıştır. Güç odaklarına karşı geliştirilen örgütlü karşı koyuş çok başarılı olmuş ye giderek bu kuruluşlar nisbi olarak yönetimlerde temsil edilmeye başlamışlardır. Örgütlü toplumun güçlü olduğu yerlerde, demokrasi kendi ayakları üzerinde sağlıklı bir şekilde gelişmiştir. Örgütsüz toplumlarda demokrasi sık sık kesilmiş, her defasında yeniden emek sarf edilerek yeniden inşa edilmiştir.

Demokrasiyi yaşatmak istiyorsak onu korumalı ve örgütlü toplumun gereği olan sivil toplum kuruluşlarına gereken önemi vermeliyiz. Demokrasi hem dinimizle, hem de milli örf ve adetlerimizle Çelişmemektedir. Seçtiklerimizle yönetilmek ve beğenmediklerimizi değiştirebilmek en doğal hakkımız olmalıdır. Örgütlü toplum, hukukun üstünlüğünü ve yasa gücünü tanıyan bir toplumun adıdır. O halde sivil toplum örgütlerimize, kaliteli ve dürüst insanları seçelim. Kendimizi ve toplumumuzu rencide edecek kişileri bu makamlara seçmeyelim.

Toplumlar hak ettikleri bir düzende yaşamaya mahkumdurlar. Her toplum geleceğini kendi inşa eder. Yapılacak şey; Toplumların demokratikleşme ye örgütlenmesinde özel gayretler göstermektir. Eğer toplumun bireyleri bu kavramın farkında iseler, fikir ayrılıklarına bakmaksızın bir araya gelmenin ihtiyacını duyarlar. Farklı düşünce ve inanç gruplarının ülkenin geleceği için birlikte çalışması en güzel yollardan biridir. Bu hızlı bir gelişmeye yol açabilir

Ülkeler kendi yollarını kendileri bulacak toplumlara sahiplerse korkulacak bir şey yoktur. Eğer size birileri yol göstermeye kalkarsa, altından başka şeylerin Çıkması muhtemeldir. Özgürlük ve bağımsızlık, ancak hak edenlerin elinde kıymetlidir. Türkiye; Bu değerleri hak etmek için çok şeyini feda etmiş ve bu şekilde yaşamaya layık bir ülkenin adıdır.