Gar Meydanında Kelepir Arsalar

2 Ekim 2007 tarihinde Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Encümeni Gar Meydanındaki Semerciler Mahallesi 57 pafta 3052 Ada’daki 7 No’ lu parseli ihale ile ismi bizde mevcut bir iş adamına sattı. Bu konuda çok şey yazdık. Yine yazmaya mecburum. Bunun nedeni ise bir kamu kuruluşu olan belediyenin” kamu yararını korumaması ve kamu vicdanını yaralamasıdır.”

Halen halkın meydan olarak kullandığı bir alanı 3194 sayılı imar kanunun 18. Maddesinin 3.fıkrasına rağmen satabilmek herhalde “cahil cesareti” olsa gerek. Üstelik aynı parselin bitişiğindeki 8 no’lu parselin satışı Merkez Belediyesi tarafından 1/5000 lik imar planlarında “imar plan tadilatı işlenmeden” yapılmıştır. Bu bölgedeki şahıs ve kuruluşlar ile bir sorunumuz şüphesiz yoktur. Ama bu insanlar yıllarca oyalanmış ve sorunlarına çözüm bulunamamıştır. Kendilerine bu alan yeşil saha iken ne para ne de alternatif arsa teklif edilmemiştir. Onların yasal haklarını savunmaları son derece doğaldır.

Belediyenin Gar meydanının köşesinde bulunan TCDD Lojman binasını istimlak ettiği günleri hatırlıyorum. Gar meydanını genişletmeye uğraşan “çağdaş belediyecilik” bugün maalesef ölmüş görünüyor.1988 yılında benim tarafımdan parası ödenerek istimlak edilmiş ve “Kudüs Caddesi” adı verilmiş yoldan artarak Gar Meydanına ilave edilmiş arsalar; yapılan“şuyulandırma” çalışması ile “ortaklık payları da mevcut arsalara eklenerek” yeni parsellere dönüştürülerek satılmıştır. İşte bu durum “rezilane” bir kamu yönetimi yaklaşımıdır. Bu kararın halkın aleyhine olduğu da açıktır.

Çünkü Adapazarı’nın toplanma yeri,miting alanı ve iftar çadırının kurulduğu bölge olan alanda yaklaşık 400 metkarelik bir alan yok edilmiştir.Üstelik şehrimizin en kalabalık caddesi olan Dr.Nuri Bayar caddesinden Gar Meydanına olan geçiş alanı merdivenlere doğru  oldukça daraltılmıştır. Ama bu durumda niçin belediyeler ısrarcı davranmaktadırlar.Bunun tek nedeni mevcuttur. O da “para” ya da “rant elde etmek” için. Para her zaman bulunabilir ama bu alanın alternatifi var mı? İhalelerin rayiç bedelleri karşılayıp karşılamadıklarını ve partiye yakın kişilere satılıp satılmadığını ise hiç sormuyorum. Nasıl olsa ilerde durum ortaya çıkacaktır.

Bu konunun burada biteceği zannedilmesin. Kamu yararına olmayan bu uygulama düzeltilene kadar bu konu gerek TBMM’de hükümete verilecek gensoru ile gerekirse Cumhurbaşkanlığı denetimine kadar uzanabilir. Çünkü yerel demokrasilerde halkın yasalara aykırı durumlarda durumu yetkili makamlara şikayet etmesi en doğal hakkıdır. Durumu görmezlikten gelerek idare etmeye kalkacak bir kısım bürokratlar da devletimizin bir “siyasi iktidar” devleti olmayıp bir “hukuk devleti” olduğunu hatırlamalıdırlar.

Nitekim gerçek Sakarya’ lı bir sivil toplum kuruluşu olan TMMOB İnşaat Müh. Odası Sakarya Şubesi yapılan bu kamu aleyhine kararları iptal ettirmek için ilgili belediyeleri “mahkemeye vermiştir.” Bu duyarlılıklarından dolayı kendilerini kutluyorum. “Duyarlı ve örgütlü toplum” düşüncesinin bir gün ülkemizde mutlaka gerçekleşeceğini biliyorum.

Belediye yöneticilerini de “seçilirken taşıdıkları ve yemin ettikleri” idealist ve kamu yararını gözeten düşünceye geri dönmeye çağırıyorum. Sadece rantı düşünen global sermaye düşüncesi ve uygulamaları bırakarak sizi siz yapan milli ve çağdaş anlayışa geri dönün. Yoksa yarın sizler için çok geç olacaktır.