Güven İnşa Etmek
Kişisel ve kurumsal itibar; güvenmek duygusu üzerine kuruludur. Genellikle toplumun sevdiği ve güvendiği kimseler itibar ve saygı görürler. Oysa, günümüzde yaşanan örnek olaylar insanlara güvenmeyi adeta imkansız hale getiriyor. İnsanlara güvenerek ve temiz duygularla yapılan davranışlar genellikle aynı karşılığı bulmuyor. Bunun nedeni genellikle karşınızdaki kişinin güven duygusu taşımamasından kaynaklanmıyor. Kimi olayda şartların oluşmaması, kimisinde hesapta olmayan aksaklıklar, kimisinde bir şekilde yaparım diye kendine olan aşırı güven sonucunda hayal kırıklığı gibi bir çok neden ortaya çıkıyor.
Güvenin hem iç dünyamızda kendimize, hem çevremizdeki insanlara göre inşa edilmesi ve korunması gerekir. Bu çalışma uzun bir zamana ihtiyaç duyar. Kolay kazanılan itibar ve güven kolayca kaybedilebilir. Öncelikle; kendimize güveniyor muyuz? Güveniyorsak hangi nedenlerden dolayı güveniyoruz. Söz verdik mi mutlak yapabilir miyiz? Yoksa “nasıl olsa yaparım” deyip kendimizi mi kandırıyoruz? Günü kurtaralım derken yarını mı kaybediyoruz? Kendi özelliklerimizi ve sınırlarını biliyor muyuz?bütün bunlar cevaplanması gereken sorular.
Çevremizdeki insanlara güvenmek ise; başlı başına bir sorun. Olaylara ve insan davranışlarına bakıp “kime güveneceksin” diye mi düşünüyoruz. Çevremizdeki insanlara “o zaman şunu dedin. Şimdi ise ne söylüyorsun diye mi?” soruyoruz. Yada “dün dündür. Bugün bugündür mü?”diyoruz. çok güvendiğimiz 5 kişiyi arka arkaya sıralayabiliyor muyuz? Yoksa “babana bile güvenme” mi diyoruz. Toplumumuzda ve çevremizde güveni yıkan bozguncular ve güvene meydan okuyan kimler bulunuyor? Acaba kimseye güvenmeyip tek başına yaşamak insana huzur verir mi? Yoksa devamlı kandırılıp ilkelerinizden taviz vermemek mi bizi mutluluğa götürür. Doğru bildiğinizi yaparak ve hep istismar edilerek yaşamak daha mı iyidir? Kutsal hedefleriniz güvene meydan okuyanlarla baş edebilir mi? Aslında işin doğrusu; herkesi kendi gibi bilip kendisi için ne istiyorsa başkaları içinde onu istemektir. Bunun adına aptallık deseler de idealleri olanlar süreklidirler. Onlar dolu dolu yaşarlar. Dikenleri olsalar da idealistler değişim çiçekleridir.
İnanarak yaptıklarınıza güvenin. Çünkü; güvenin temelinde inanç yatar. Oysa hiçbir şeye inanmayanlar aynı zamanda hiç kimseye de güvenmezler. İnsanlar birkaç kez kandırabilirler. Ancak devamlı kandırılanlar ise sadece akılsızlardır.
Özellikle siyasette görülen maddi güce dayanan iletişimin yarattığı sahte imaj değişikleri genellikle yanlış kişilere güvenme sonucu doğurabilir. Ancak bu durum sürekli olamaz. Bir müddet sonra gerçek anlaşılır ama iş işten geçmiştir.
Güven duyulacak kişi şeffaf olmalıdır. Kısacası özü ve sözü bir olmalıdır. Bazen duruma göre vaziyet alınabilir. Ama bu durumlar istisna olmalıdır. Esneklik elbette gereklidir ancak tutarlı olmak daha önemlidir. Ekonomik ve ahlaki çöküntüler, verilen sözlerin tutulmaması itibar kaybettirebilir. Bu itibar ve güven kaybının ilacı açıklık ve şeffaflık ile dayanışma ruhudur. Size güvenen gerçek dostlarınız; içinde bulunduğunuz durumu gerçekten biliyorlarsa size yardıma koşarlar. Bilirler ki bir gün sizde onlara yardıma koşacaksınız. Bu anlamda; güven duyduğunuz ve size güvenen kişi sizin dostunuzdur. Dostlar için adanmışlık ve gönüllülük ise adeta bir görev olmaktadır.
Güven inşa etmek için yapılacak ilk şey kendi sınırlarınızı bilerek öncelikle kendinize güvenmektir. Kendine güven gerçekçi olmalıdır. Daha sonra çevremize güven aşılamak için yapmamız gereken güvenilir bir sosyal çevre seçimidir. Uygun bir çevrede, uygun insanlarla kurulacak ilişkiler sağlam temellere dayandırılmalıdır. Sözlerin tutulması, yapılamayacak şeylere söz verilmemesi, gerçekçi değerlendirmeler ve şeffaflık, karşılıklı sevgi ve saygı, ortak denemeler ve tecrübeler güvenin inşa edilmesini kolaylaştıracaktır. Güvenin yitirilmesi kolay, kazanılması zordur.
Güven inşa edecekler ortak ilişki ve değerleri tuğlalar gibi işleyip, duvarı sevgi ve saygı harcı ile öreceklerdir. Güçlü bir iletişim, güven ortamını inşa etmek için gerekli olan iskeleti ve temel yapıyı oluşturacaktır. Güveni yaşatacak denge ise “ortak akıl” ve “işbirliği” olacaktır. Sağlam kurulmuş bir sistemi hiçbir güç yıkamaz. İnançlı, denenmiş, samimi bir güven; birçok şeyin anahtarı olacaktır.