Kentsel Kimlik ve Sakarya 2023

Şehirleşmeye 1868 yılında Adapazarı Belediyesi’nin kuruluşu ile başlayan beldemizi dış dünyaya nasıl tanımlarız diye hiç düşündünüz mü? Osmanlı İmparatorluğunun başkenti İstanbul’un hemen bitişiğindeki beldemiz önceleri tarım, ticaret, ormancılık ve ilk sanayi hamleleri ile döneminin gözdesi olmuştur. Ama asıl gözde olmasının nedeni şehrimizin bir “yolların kesiştiği kavşak “olmasıdır. Adeta İstanbul için  şehrimiz “Anadolu’nun Kapısı” konumundadır. Bu stratejik konumu ile beldemiz tarihin her döneminde önemli ticari, askeri siyasal ve kültürel olaylara şahitlik etmiştir. Özellikle bu konumu dolayısı ile eski Osmanlı coğrafyasından yoğun göçler alarak kültürel anlamda da yeni ve modern bir yaklaşımın doğmasına öncülük etmiştir.

Bu yeni özelliği Cumhuriyet Türkiye’si için “Kültürlerin Buluştuğu Şehir” anlamını taşımaktadır. Bu özelliği zaman zaman birçok araştırmada şehrimizin küçük bir “Yeni Türkiye” laboratuarı görevi üstlenmesini gerekli kılmıştır. Bu eşsiz stratejik konum asıl değerini ticaret konusunda göstermiş ve kent kısa zamanda bir ticaret ve “Esnaf Şehri” kimliğini kazanmıştır.

Günümüzde kentimiz yoğun “Sanayileşme” talepleri ile karşıyadır. Bu talebin en büyük nedeni artık İstanbul’da ve Kocaeli’nde yer kalmamasıdır. Her ne kadar ilimiz son dönemde “devlet teşviklerinden” yoksun bırakıldı ise de kendi emsalsiz konumu ile bu sorunu aşmasını bilmiştir. Ancak kentimizin geleceğinin nasıl oluşturulması gerektiği konusunda halen çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu görüşlerin birincisi;  her şeye rağmen  “sanayileşme” hareketidir. Bilimsel açıdan bakıldığında bu görüş şehrin “sürdürülebilir kalkınma ve büyümesi “ için son derece önemlidir. Bu sanayileşme hareketinin planlı geliştirilmesi bir çok açıdan gereklidir.

Beşeri, sosyal ve kültürel planlar ve alt yapı oluşturulmadan tıpkı D-100 karayolu çevresinde olduğu gibi. bir sanayileşme gelişirse sınırlı tarım alanlarını da yitiririz. Ayrıca kirli atıklar nedeni ile hem su kaynaklarımızı hem de hava kalitemizi hızla kaybedebiliriz. Buna paralel olarak bu konuda “yerel bir istihdam politikası” geliştirmez isek bizim çocuklarımız işsiz dolaşırken başka yerlerden yeni göçler alarak çarpık kentleşme olgusunu biraz daha ağırlaştırırız. İlimizin nüfusu bir anda 1.5 milyonu geçer. Eğer kültürel bütünleşme konusunu çözemezsek şehir “yabancılaşmış” ve “bölünmüş” bir kültürel yapıya dönüşür.

İkinci görüş ise kontrollü bir sanayileşme ile birlikte asıl ağırlığı tarım, ticaret, turizm,bilim, spor ve  kültür gibi konulara ağırlık vererek şehri bir “gıda ve turizm” kenti, bir “bilim ve ticaret” kenti haline getirmeyi ön görüyor.Böylelikle Sakarya’da diğer illerin yaptığı hataları yapmadan doğal güzellikleri ve kaynaklarını tüketmeden yeni kent kimliği ile ortaya çıkabilir. İlimizde gelecekte çok sayıda üniversite ve yüz binin üzerinde üniversite öğrencisi olabilir.

Özellikle kuzeye doğru gelişen bir şehri ileriki yıllarda göreceğiz. Buna hazır olun. “Kaynarca ve Karasu Otoyolları” , ”Arifiye-Karasu-Zonguldak-Bartın Demiryolu” ve “Sakarya Nehir Kanalı” ile Karadeniz’e ulaşan,buradan İstanbul’da yapılacak 3.Boğaz köprüsü ile Avrupa’ya atlayan yeni trend hızla devam ediyor.Karasu Limanı ile Tuna Nehri yolu ile Almanya ile Karadeniz ve Azak denizi yolu ile Asya’ya ulaşacak yeni güzergahlar oluşuyor. Özellikle Adapazarı-Karasu aksı geleceğin “ileri teknoloji havzası“ gibi görünüyor. Karasu ile Kocaali birleşerek güçlü bir “ticaret ve liman kenti“ olacaklar.Sakarya ancak o tarihte gerçek bir “Büyükşehir” olacak.